16 Kasım 2009 Pazartesi

Diyetin püf noktaları

Araştırmalara göre olumsuz düşünceler yüzde yüz yemeğe yönlendiriyor.Amanda Hamilton ve Sandy Newbigging yeni kitapları ‘Life-Changing Weight Loss’ kitaplarında hayatınızı değiştirerek nasıl zayıflayacağınızı anlatıyor.İlk olarak her mutsuz olduğunuzda yememek için kendinize dışarıdan bakın. Beliniz ya da kalçalarınız giderek kalınlaşıyor mu? Bu sizi daha da mutsuz etmiyor mu? Burada yiyerek rahatlamayı bırakmak için beyin detoksuna ihtiyacınız olacak.1. Aklınızdaki ağırlıklardan kurtulun.Ağırlıkları değiştirmek için gerçekten yapacak birşeyiniz yok mu? Kendi kendinize olmanız gereken kilonun çok üzerinde olduğunuzu söyleyin. Araştırmalar insanın inandığı şeyi tekrarlamasının motivasyon için çok önemli olduğunu belirtiyor. Yani kilolu olmanın kaderiniz olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle öyle olacak.

Vücudunuzla ilgili aşağıdaki düşünceler defalarca aklınızdan geçebilir. Bunları aklınızdan çıkarın ve tam tersini düşünmeye ve en az 10 kez söylemeye başlayın.

1 Kolayca zayıflayamam
2 Metabolizmam yavaş
3 Kilo vermek için çok çalışmam gerek
4 Benim için kilo vermek imkansız
5 Bu benim doğal halim

Belirtilenlerden en çok hangisi sizi anlatıyor? Unutmayın, bu tür negatif düşünceler sizi zayıflatmaz.

10 Kasım 2009 Salı

Beslenmede ilk ve daima: Süt

“Süt, bebeklikten yetişkinliğe ve daha ileri yaşlara kadar tüketilmesi gereken en mükemmel gıdadır”Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ile Ege Üniversitesinin işbirliğiyle düzenlenen “Beslenmede İlk ve Daima: Süt” başlıklı panelde, sağlıklı beslenmede sütün önemli bir rol oynadığı belirtildi.Her yaşta tüketilmeli Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedef Nehir El, “Süt, bebeklikten yetişkinliğe ve daha ileri yaşlara kadar tüketilmesi gereken en mükemmel gıdadır” dedi.
Haberin devamı

Panelin yöneticisi Prof. Dr. Sedef Nehir El, insanın yaşamı boyunca geçirdiği süreçleri sağlıklı yaşamak zorunda olduğunu, insanın büyüme sürecindeki çevre ve genetik faktörlere bireysel olarak müdahale edilemediğini ifade etti. Bireyin hayattaki beslenme ve yaşam biçimine direkt müdahale edebildiğini hatırlatan Prof. Dr. El, kişinin bunun için mücadele etmesi gerektiğini söyledi. Sütün insan hayatında önemli bir yere sahip olduğunu belirten Prof. Dr. El, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bebeklikten yetişkinliğe
“Süt, bebeklikten yetişkinliğe ve daha ileri yaşlara kadar tüketilmesi gereken en mükemmel gıdadır. Süt, sağlığımız için anahtar role sahip protein, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, B2, B12, A vitaminlerinin eşsiz kombinasyonuna sahip, biyolojik değeri yüksek kaliteli protein kaynağıdır. Günde en az 3 porsiyon süt, peynir veya yoğurt tükettiğimiz zaman pek çok besin öğesinin gereksinimini karşıladığımız gibi sağlık üzerine yararlı pek çok bileşeni de almış oluruz.”

Süt vücut direncini artırır
Prof. Dr. El, insan vücudunun, doğru gıdalar tükettiği zaman kendini iyileştirmek için şans yaratan ve doğal defans sistemini güçlendiren mekanizmalara sahip olduğunu belirterek, süt ve süt ürünlerinin bu doğru gıdalardan en önemlisi olduğunu söyledi. Gençlere de çağrıda bulunan Prof. Dr. El, 25 yaşına kadar süt ile alınabilecek kalsiyumun kemik erimelerine karşın daha etkili olduğunu bildirdi.

Limonun marifetleri

Limon suyu ve limonata böbrek taşı oluşumunu önlüyor.Böbrek taşı oluşumunu kolaylaştıran besinlerin yanı sıra limon suyu gibi koruyucu olanlar da var. Limon her zaman yardımınıza koşmaya hazır vaziyette.Beslenme ve genetik iki önemli faktör.Türkiye’de bir kişinin böbrek taşı sorunuyla karşılaşma ihtimali yüzde 5 – 10 arasında değişiyor. Beslenme, genetik gibi faktörler böbrek taşı oluşumunda rol oynuyor. Böbrek taşının oluşmasını kolaylaştıran besinler olduğu gibi koruyucu besinlerin de bulunduğunu söyleyen İstanbul Cerrahi Hastanesi üroloji uzmanı Prof. Dr. Sinan Zeren, limon suyu ve limonatanın bunlardan biri olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Sinan Zeren, sorularımızı yanıtladı.

Böbrek taşları kimlerde daha sık görülür?

Az su içen kişilerde taş oluşumu çok kolaylaşır. Çünkü idrar çok yoğun konsantre haline gelir. En büyük risklerden biri budur. Bu nedenle biz hastalara hep bol su içmeleri gerektiğini söyleriz. Çünkü bol içimi, idrar kristal halindeyken o kristallerin yıkanıp atılmasını sağlar.

Böbrek sağlığı için günde ne kadar su içilmeli?

Böbrek taşına karşı koruyucu olması için günde ortalama iki litre idrar çıkarmak gerekir. 12 dolu bardak su içmek gerekir denir. Ama bu miktarın yaz ve kış arasındaki etkisi aynı olmaz.
Tabii hareketli olmak da çok önemli. Ayrıca tuzlu yememek lazım. Tuzlu yemek idrarda kalsiyum atılımını çok artıran birşey. Eskiden süt, peynir, yoğurt hastalara çok verilmezdi, hastalara ‘’süt taş yapıyor uzak dur” denirdi. Ama bunun da bir anlamı yok. Aksine kalsiyum içeren yiyecekler taş için kısmen koruyucu olarak kabul ediliyor.

Hastalar diyetlerinde nelere dikkat etmeli?

Hayvansal proteinlerden mümkün olduğunca kaçınmalılar. Et, tavuk ve balık idrarı daha asit hale getirdiklerinden taş oluşumu için risklidir. Bol bol limon suyu ve limonata içmelerinde fayda var. İdrarın içindeki bazı maddeler taş oluşumu için koruyucudur. Bunlardan en önemlisi ‘’sitrat”tır. İdrardaki sitrat düzeyi düşük olanlarda taş oluşumu daha kolay oluyor.

Limon suyunun içinde sitrik asit yani bol miktarda sitrat olduğundan limon suyu içmenin böyle bir koruyucu etkisi var. Ancak greyfurt suyu sabıkalıdır ve limon suyunun aksine taş yapıcı etkisi olduğu söylenir. Yine gazlı içecekleri önermiyoruz.

Taş oluşumunu kolaylaştıran oksalattan zengin besinler nelerdir?
Koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak vs), bamya, çilek, domates, çikolata, kuruyemişler ve çay oksalattan çok zengindir.

Böbrek taşı ameliyatlarında neler değişti?

Günümüzde idrar yolunun her noktasındaki taşı tespit etmek ve onu çok modern yöntemlerle vücuttan uzaklaştırmak mümkün. Işıklı optik cihazlarla kamera yardımıyla böbreğin her yerinde dolaşabiliyorsunuz, mesaneye girebiliyorsunuz. Örneğin mesanede taş varsa bu en kolay taş ameliyatlarından biridir. İdrar yollarından girip endoskopik olarak taşı mesanede görüp, parçalara ayırıp çıkarabiliyoruz. Hatta hastayı aynı gün taburcu edebiliyoruz.

Bir başka yöntem de karından 1,5 santimetre bir kesi yapıp oradan böbreğin içine 1 santimetre çapında bir boru kullanıyoruz. Karından girip böbreğin içine yerleştirerek bu borunun içinden optik aletlerle içerdeki taşı parça parça kırarak çıkarıyoruz.

Diğer bir yöntem de vücut dışından ”şok dalga” yöntemiyle yani ses dalgarıyla taş kırmadır. Vücut dışından ses dalgası hastanın vücut içindeki taşın üzerine odaklanarak gönderilir. Hastanın vücudunun içinde taşlar kırılır. Hasta bol su içip, gezip dolaşıp o taşları kendisi dökmeye çalışır.

Obezite, ciddi sağlık riski

Gençler arasında artan orandaki obezlik, 2035 yılına kadar kalp hastalığı vakalarında artışa neden olacak.New England Journal of Medicine’de yayımlanan bir araştırmada, yaşam tarzına bağlı olan obezliğin halk sağlığında ciddi kriz yaratabileceği belirtildi.Artış oranı yüzde 16 olabilir Araştırma, ülkede 2035′e kadar kalp hastası olan insan sayısının yüzde 16 oranında artabileceğini, bunun da fazladan 100 bin hastaya denk geldiğini ve obezliğin neden olduğu kalp hastalıklarına bağlı ölümlerinse yüzde 19 artabileceğini ortaya koydu.

San Francisco Üniversitesinden biyo istatistik ve salgın hastalıkları uzmanı Kirsten Bibbins-Domingo, yaptıkları araştırmanın, gençlerin büyük bölümünün 30-35 yaşlarında kalp hastası olacaklarını gösterdiğini söyledi.

Hayat süresinde azalış beklentisi
Bu durumun da daha fazla kişinin hastaneye yatması anlamına geldiğini ifade eden Bibbins-Domingo, bunun da daha fazla tıbbi prosedür, kronik hastalıklar için daha fazla tedavi ihtiyacı, hastalık dolayısıyla rapor alma ve ortalama hayat süresindeki azalış sonucunu doğuracağını belirtti.

ABD istatistiklerine göre, yaklaşık 9 milyon genç aşırı kilolu,çocuklarda obezlik oranı 1970′lere oranla üç katına çıktı.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Çin çikolatasında melamin bulundu

kadinca.net | diyet diyet yemekleri diyetlerİngiliz yetkililer, Çin çikolatasında kimyasal madde olan melamin bulunduğunu belirtti.İngiliz şekerleme şirketi Cadbury’nun bir sözcüsü, Çin yapımı çikolatalarına yapılan ön testlerde kimyasal madde melamin bulunduğunu bildirdi.Adı açıklanmayan sözcü, çikolatalarında tespit edilen melamin maddesinin miktarının ne kadar olduğunu belirtmek için erken olduğunu söyledi. Şirket tarafından daha önce yapılan açıklamada, Çin yapımı çikolatalarının güvenli olup olmadığı konusunda şüpheleri bulunduğu bildirilmiş ve bu çikolataların önlem olarak geri çekildiği açıklanmıştı.Hon Kong hükümeti, Cadbury’nun Asya Pasifik şubesinin, merkezdeki Gıda Güvenliği birimine, Çin’in başkenti Pekin’deki fabrikasında üretilen 11 çeşit çikolatanın toplatıldığını bildirdiğini duyurmuştu.

Açıklamada, ürünlerde melamin bulunup bulunmadığı belirtilmemişti.

Stresi artıran ve bastıran besinler

kadinca.net | diyet diyet yemekleri diyetlerBesinlerin ruh sağlığı üzerinde önemli etkileri bulunuyor. Bazı gıdalar rahatlamaya yardımcı olurken bazıları stresi artırabiliyor.Bu durum, metabolizmanın alışık olduğu düzenin dışına çıktığı ramazan ayında daha fazla önem kazanıyor. Ramazanda öğün sıklığının azalması, uzun açlığın ardından yüksek kalori alımı ve hareketsizlik sonucu kas kitlesi azalıyor, enerji yakımına bağlı olarak da vücudun çalışma hızı düşüyor.Yeme alışkanlıklarındaki bu değişikliğin hem metabolizmayı hem de ruh sağlığını etkilediğini söyleyen Diyetisyen Berrin Yiğit, İngiltere’de yapılan ve gıdaların ruhsal yapı üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırmaya dikkat çekiyor. Yiğit, besinlerin, ‘Stres Artıran’ ve ‘Destekleyici’ olarak iki grupta toplandığını söylüyor.

ŞEKERİ AZALTIN MEYVEYİ ARTIRIN

“Metabolizmanın alışık olduğu düzenin dışına çıktığı ramazanda, daha fazla stres yaratmadan doğru beslenebilirsiniz. Mutfağınızda ve besin seçimlerinde küçük değişimler yaparak hız kazanmak elinizde” diyen Yiğit, İngiltere’de 200 kişi üzerinde ve anket yöntemiyle yapılan çalışmanın sonuçlarını şöyle özetliyor:

“Katılımcılar ‘Stres Artıran Besinler’ olarak nitelendirdikleri besinleri diyetlerinden tamamen çıkardıkları veya azalttıkları takdirde daha dengeli moda girdiklerini belirtmişler ve şekere yüzde 80, kafeine yüzde 79, alkole yüzde 55 ve çikolataya yüzde 53 oranında veda etmişlerdir.

Öte yandan “Destekleyici Besinler” olarak nitelendirilen grupta yer alan su yüzde 80, sebzeler yüzde 78, meyveler yüzde 72 ve balık yüzde 52 oranında artırılmış. Bu şekilde beslenmenin ruh sağlığı ve stres yönetimi konusunda olumlu etkileri gözlenmiş.”

STRESİ AZALTAN 10 BESİN

1. Pancar: En ideali konserve deil, taze ve çiğ tüketmektir. Çünkü ısı pancarın antioksidan kapasitesini düşürür. Salatanıza 1 tam pancarı irice rendeleyip limon ve zeytinyağından oluşan sosla tüketmelisiniz.

2. Lahana: Çok düşük kalorili ama zengin besleyicilikte olan lahana kansere karşı en üstün koruyuculukta olan sülfürlü bileşiklerden zengindir, vücudun serbest radikallere karşı savaş mekanizmasını güçlendirebilmektedir. Kara, beyaz ve mor lahanayı ayırt etmeyin ve beslenmenizde maksimum yer vermeye çalışın.

3. Avakado: Yağlı olduğu için tercih edilmez, Türk mutfağında da fazla yeri yoktur ancak salatalara, mezelere, çorbalara eşsiz besleyicilik ve lezzet katar.

4. Pazı: İçeriğinde muhteşem bir lutein, zeaksantin hazinesi saklamaktadır. Bu iki önemli antioksidan retinayı koruyan göz sağlığı için yararlı karetonidlerdendir. Pazı ile aynı familyadan koyu yeşil yapraklı diğer sebzeleri de göz ardı etmemelisiniz.

5. Tarçın: Kan şekeri dengesini koruyarak hem iştah mekanizmasını destekler hem de kalp sağlığı için faydalıdır. Çay, kahve, tatlılar ve bazı sebze yemeklerine serpebileceğiniz tarçın özellikle süt, mısır gevrekleri ve sütlü tatlılarla harika uyumdadır. Özellikle karanfille birleştirdiğiniz takdirde çok daha etkili olacaktır.

6. Semizotu: University of Texas at San Antonio araştırmacılarına göre semizotu omega 3 yağ asitlerinden en zengin sebzedir. Diğer sebze ve meyvelere kıyasla, semizotu kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatan melatoninden 10-20 kat daha zengindir.

7. Nar: Harika antioksidan kaynağı, kalbe giden kan akışının belirgin oranda azaldığı da belirlenmiştir.

8. Yeşil çay: Ramazanda gün boyu özlenen çay ve kahve iftar sonrası oldukça fazla tüketilir. Oysa ki yavaşlayan metabolizmaya destek olmak adına yeşil çay içmeye özen gösterilmelidir.

9. Kuru erik: Neoklorojenik ve klorojenik asitlerden zengin olan kuru erik hücrelere ciddi yapısal zararlar verebilen serbest radikallerin bozulmasına yardımcı olabilmektedir.

10. Kabak çekirdeği: Magnezyum ihtiyacını karşılamaya yardımcı en iyi besinlerdendir. Fransız araştırmacılara göre kanlarında maksimumda magnezyum olan bireylerin olmayanlara göre erken ölüm riskleri yüzde 40 daha azdır. Ancak kabak çekideği faydalı olduğu kadar kalorilidir de bu nedenle ayıklanmış kabak çekirdeğinden günde en fazla 1 yemek kaşığı tüketmelisiniz.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Bölgesel incelme yöntemleri

Yaşamın ilk birkaç yılında yeni yağ hücrelerinin oluşum hızı fazladır. Yağ depolanması arttıkça yağ hücrelerinin sayısı da artar. Şişman çocuklarda yağ hücrelerinin sayısı normal çocuklardakinin 3 katına kadar ulaşabilir. Ergenlikten sonra yağ hücrelerinin sayısı yaşam boyu hemen hemen aynı kalır. Bu nedenle özellikle süt çocukluğu döneminde çocukları aşırı beslemenin yaşam boyu şişmanlığa yol açabileceği bildirilmektedir. Gençliğinde normal ölçülerde olup orta ya da ileri yaşlarda şişmanlayanlarda şişmanlık büyük oranda mevcut olan yağ hücrelerinin büyümesi sonucunda gelişir. Bu tipteki şişmanlık küçük yaşlardan beri olan şişmanlığa göre tedaviye daha iyi cevap verir. Fazla kilolar kadın erkek herkesin sorunu olabilir.

Fazla kilolardan kurtulmak için uygun diyet, egzersiz ve düzenli bir yaşam şattır. Ancak bu şartları yerine getiren kişilerde bile kaybolmayan inatçı yağ birikimleri olabilir. Kadınlarda daha çok basen, kalça bölgesi ve uyluk iç yüzlerde, erkeklerde ise karın ve bel bölgelerinde yağlanma görülür.

Yağ dokusunun toplandığı karın, bel, kalça, uyluk dış ve iç tarafı, diz çevresi gibi vücudun belli bölgeleri diyet ve egzersize dirençli yağ birikim bölgeleridir.

Bölgesel incelme yöntemleri

*Liposuction
*Karboksiterapi
*Mezoterapi
*LPG cellu M6 (endermoloji)
*Elektroterapi
*Pressoterapi (Lenfatik Drenaj)

Diyet yaparken Aşure yenebilir mi ?

Eski takvime göre Muharrem Ayı’nın onuncu günü “ Aşure Günü” olarak bilinir. Dinsel bir gün olan “ Aşure Günü” yıllar geçtikçe gelenekselleşip tek gün yerine tüm Muharrem ayı içerisinde yapılan bir tatlı olmuştur. Aşure, fazla miktarda yapılıp özellikle komşulara, eşe dosta dağıtılır. Her ne kadar Aşure günü bitmiş olsa da bu kadar güzel bir tatlıdan geç de olsa söz etmekten büyük keyif duyacağım. Çünkü aşurenin sadece bir ay değil, daha sık yapılıp tüketilmesi gereken bir tatlı olduğunu düşünüyorum. Gelelim aşurenin besin değerine; yapımı oldukça zahmetli olan aşurede her şey var. C vitamini dışında B vitaminleri, E vitamini, kalsiyum, demir, protein gibi birçok besin ögesi var. Besin değeri yüksek, enerji değeri diğer tatlılara göre düşük olan bu tatlı içine konan malzemeye göre yaklaşık 300-350 kkal.

Tahıllar grubundan buğday, pirinç; kolesterol içermeyip, bitkisel protein kaynağı baklagillerden nohut, kuru fasulye, bakla. Kalp sağlığımız için yararlı olan doymamış yağ asitleri ve E vitamini içeren ceviz, fındık. Potasyum, demir, kalsiyum ve daha birçok minerali içeren lifli gıda olan kuru meyveler aşurenin neden diğer tatlılara göre üstün olduğunu kanıtlıyor.

Varsın “ Aşure Ayı” bitsin. Biz, bu kez içinde ne olduğunu bilerek aşuremizi kaynatalım ve her zamankinden daha bilinçli olarak afiyetle yiyelim.

Sizlere aşurenin bir porsiyonunun besin ögesi değerlerini veriyorum.

Afiyet olsun.

Bir kase aşurenin enerji ve besin öğeleri
Enerji 320 –350 kkal
Protein 8 gr
Yağ 5 gr
Karbonhidrat 85 gr
A vitamini 350 IU
Demir 2,3 mg
Kalsiyum 68 mg
B1 vitamini 0,3 mg
B2 vitamini 0,03 mg
Niasin 1,6 mg